Bu yazıyı daha önce Laf Salatası isimli bloğumda yayınlamıştım. O blog silinse de gezi yazılarımı arşivlemek istediğim için buraya da ekledim. Bu notu gördüğünüz yazılar eski yazılarım. Keyifli okumalar...
Güneşli günler geri gelmişken aylardır erteledeğim gezi yazılarını paylaşmamın bir mahsuru olmaz sanırım.3 Eylül bizim evlilik yıldönümüz. 30 Ağustos tatili haftasonu ile birleşince birbirimize hediye alacağımıza Kapadokya gezisi yapalım dedik. Benim çok uzun süredir görmek istediğim bir yerdi.Hamileliğin ilk 3 ayında her şeye dikkat etmek gerek; ama ben bu konularda amaann insanlar tarlada doğruyorlarmış tüm gün eğilerek ya da ayakta çalışıyorlarmış kafasında olduğum için ben tınladım tabi ki. Başından beri riskli bir durum olmadığı sürece çok da düşünmemek lazım sanki. Her şey olacağına varıyor. Ağır kaldırmak, fazla hareket, vs. da bizim kendimizce sunduğumuz sebepler.Kadapokya'ya Ankara'dan iki şekilde gitmek mümkün. Ya Kırşehir üzerinden, ya da Aksaray üzerinden. Biz Tuz Gölü'nü görmek istediğimiz için Aksaray yönünü tercih ettik. Dönerken de Kırşehir'den dönecektik güya ama Ihlara Vadisi'ni giderken görmediğimiz için yine Aksaray yönünden geldik.Bakalım Tuz Gölü'nde neler yapmışız.Alabildiğine uzanan bir beyazlık karşılıyor sizi.Bir müddet yürüyüp arkanıza baktıktan sonra şaşıp kalıyorsunuz.O kadar çok ziyaret eden var ki.Keşke biraz daha temiz olabilse...Etrafa bakındıktan sonra fotoğraf seansımız başlıyor.Bu kadar da manyaklaşmamak lazım tabi.O gördüğünüz Oğuzalp değil, benim göbeğim olduğu için bu kadar rahattım herhalde.Gerçi hala bile hamile olduğumu unutup koştuğum, aniden eğildiğim falan oluyor; ama sonra canım acıyınca üstüne bir de ya bir şey olduysa korkusu eklenince ömrümden ömür gidiyor.Suyun aktığı yere kadar tırsa tırsa yürüdük.Aslında oraya yürümemizin farklı bir amacı vardı, bir sonraki fotoğrafta göreceksiniz.Suyu sonradan gördük ve ben her adımda Cumhur bir düşersek var ya diye ciyakladım.Su akıyor sonuçta ordan ya..Nasıl ama :)Rahatından ödün veremeyen 2013 model bir hamile olarak orada bile sandalye bulduk:)O sandalyeyi oraya kim niye götürdü bilmiyoruz.İnsanların çoğunun yürüdüğü yönden oldukça uzakta, boşlukta kendi başına duruyordu.Ehh biri gelse bile hamileyim ya yoruldum diyebileceğim için hiç gocunmadan oturup etrafı seyrettim bir süre.Kısa bir süre tabi. Sağı solu yamuk bir sandalye pek de rahat olmuyor haliyle :)Ve Tuz Gölü yol boyunca bize uzun bir süre eşlik etti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder