Bu yazıyı daha önce Laf Salatası isimli bloğumda yayınlamıştım. O blog silinse de gezi yazılarımı arşivlemek istediğim için buraya da ekledim. Bu notu gördüğünüz yazılar eski yazılarım. Keyifli okumalar...
Halk arasında zindan dense de bu yapının depo olarak kullanıldığı düşünülüyor.
Depo deyince yakındaki sarnıçlar da düşünülünce su deposu olması en akla yatan ihtimal.
Ev görünümündeki bir binanın kapısından içeri girerken kapalı küçücük odalar var herhalde diye geçmişti zihnimden.
Oysa içerideki manzara öylesine farklı ve büyüleyici ki..
Merdivenlerden inerken böyle bir manzara çarpıyor gözünüze.
İne ine zemine varıyorsunuz..
Girişteki bilgilendirmede tabana ulaşıldığı yazıyor; ama zeminin toprak olması buranın yapının tabanı olmayabileceğini, kazılsa çok daha derine ulaşılabileceğini düşündürüyor bize.
Ayağınız yere bastığında sütunların yüksekliği karşısında şaşkınlığa uğramamak imkansız.
20-25 metre yüksekliğinde sütunlardan bahsediyoruz dile kolay!
Zindanın girişinde bilet kesen resmi bir otorite yoktu, bizimle rastgele biri geldi, anlattı.
Etrafta evler var ama zindanın etrafında in cin top oynuyor o yüzden tek başınıza gidecekseniz çok dikkatli olmakta yarar var.
Bu kadar karanlıktan sıkıldıysanız dışarı çıkıp etrafa bir bakın.
Ve dönüş yolunda Mardin'i seyretmeyi ihmal etmeyin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder