Bir gün tarlasını süren bir amca bulduğu oymalı taşı müzeye götürüyor, bunun hikmeti ne ola ki derken 1960lı yıllarda bölgenin arazi yapısının bir nevi tümülüs oluşturduğu gözlemlenerek Bizans dönemine ait bir şeyler bulma ümidiyle çalışmalara başlanılıyor. Kazı ise ancak 1995 yılında ünlü Alman arkeolog Klaus Schmidt başkanlığında başlatılıyor, ve hala devam ediyor.
Peki Bizans şehri bulmayı uman arkeologlar ne mi buldu?
Dünyanın en büyük tapınak merkezi olan Göbeklitepe'yi.
Göbeklitepe'de şu ana kadar yapılan kazılar sonucunda dairesel biçimdeki bir tapınak düzeni içinde yer alan dikili taşların üzerinde neolitik döneme ait yabani hayvan figürleri gün yüzüne çıkarılmış.
Peki Göbeklitepe'nin önemi ne mi?
İnsanlık tarihi ile ilgili bildiğimiz her şeyi değiştirecek olması.
Şanlıurfa'nın 20 km kuzeydoğusunda yer alan, 12.000 yıllık bir geçmişi olan bu tepe gösteriyor ki, bizim şimdiye kadar bildiğimizin aksine insanlar o dönemde sadece avcılık ve toplayıcılık yapmıyorlar, yerleşik düzende belirli dini faaliyetlerde bulunuyorlardı.
Bölgeden insan kemikleri de çıkıyor, o kemiklerin orada olması demek Klaus hocaya göre bu yapının çok daha eski bir tarihte tamamlanmış olması demek. Ekşisözlük'te aradığınızda Stonehenge ile karşılaştırıltığınızı göreceksiniz. Stonehenge'i de görmüş, hatta şurada da anlatmış biri olarak, Göbeklitepe'nin yanında Stonehenge ne ki demekle yetiniyorum sadece.
M.Ö 10.000, hayal gibi..
Kazılan alan %5i falan olsa gerek. Klaus Schmidt Göbeklitepe'nin bir tapınak merkezi olduğunu, etrafta daha kazılacak çok tapınak olduğunu düşünüyor.
20 Ocak 2017 Cuma
Göbeklitepe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder