Bu yazıyı daha önce Laf Salatası isimli bloğumda yayınlamıştım. O blog silinse de gezi yazılarımı arşivlemek istediğim için buraya da ekledim. Bu notu gördüğünüz yazılar eski yazılarım.
Eskiler "yediğin içtiğin senin olsun, sen gördüğünü anlat" derler; gel gör ki ben yediklerimi anlatmaktan gezdiğim yerleri anlatmaya fırsat bulamıyorum!
Bir önceki yazımda bahsettiğim gibi haftasonu Bursa'daydık. Bu sefer inat ettim gezdiğim her yeri yazacağım. Daha önceden erteleye erteleye bir türlü yazamadığım bir sürü gezi var da o yüzden kendime bu kadar hayıflanıyorum :)
Efendim, Cumalıkızık hep duyup da bir türlü gidemediğim yerlerdendi. Aslında bir yere gitmeden araştırma yapan tiplerdenim ama Bursa'ya çok ani bir kararla gidince geziler de doğaçlama oldu:)
O yüzden önce netten derlediğim birkaç bilgi vereyim.
Cumalıkızık Uludağ'ın eteklerine kurulmuş 5 kızık köyünden biriymiş, "Kızık" ise vadiler arasında sıkışıp kalan köy demekmiş. Cumalıkızık olmasının sebebi ise bir rivayete göre diğer kızık köylerindeki köylülerin eskiden Cuma namazı için toplandığı yer olmasıymış. Başka bir rivayet ise Osman Bey'in köyün kurulduğu günün cuma günü olması sebebiyle bu köye "Cumalıkızık" adını vermiş olduğunu söyler.
Cumalıkızık'a gitmek için İstanbul'dan Bursa'ya giderken, Ankara yönüne sapılması gerekiyor. Otosansit'i geçtikten sonra sağa sapınca, Cumalıkızık okları takip ediliyor.
Arabanız yoksa Cumalıkızık'a, Bursa'dan minibüs ve belediye otobüsleri aracılığıyla da yaklaşık yarım saatte ulaşılabiliyor. Zaten aracı köye girmeden bırakmak durumundasınız. Otopark'ın günlük ücreti 3 lira.
Bunlar pratik bilgiler. Gelelim biraz daha özellere...
Cumalıkızık birçoğunuzun hatırlayacağı gibi Kınalı Kar dizisinin çekildiği yer. Dizinin çekildiği ev Kınalı Kar Konağı olarak hizmet veriyor. Sevgili kocam daha önceden birkaç kez buraya kahvaltıya gitmiş, hiç de beğenmemiş ama baktık içerde bir sürü insan var mekan da güzel hadi girelim dedik.
İçeri girdik baktık bütün masalarda kahvaltılıklar var birine oturduk, neymiş rezerveymiş, başka boş bir yere alalım dediler. Biz de hiç oralı olmadan kalktık Kınalı Kar Konağı'na karşısında kalan başka bir yere girdik.
Gittik bir güzel yedik, ama oturduğumuz yerin ismine bakmayı unuttuk iyi mi:) Nette de araştırdım ama bulamadım. Mavi Boncuk, Taş ev değil, değil de değil... Ama eminim oraya gittiğinizde kolaylıkla bulabilirsiniz. Dediğim gibi Kınalı Kar Konağı'nın karşı tarafında biraz aşağıda. Birkaç teyze evlerinin avlusunu kullanarak çok şirin bir mekan oluşturmuşlar. Kınalı Kar gibi özel bir durumu yok, bildiğiniz köy bahçesi. Nasıl turist kazıklarım diye düşünen, şımarmış mekanlardansa böyle küçük yerler daha samimi geliyor bana. Kapıda 15 çeşit 10 lira yazan o çeşitlerin sıralandığı ahşap bir tabela vardı. Biz girerken içerde sadece iki kişi vardı, ama ayağımızı iyi sürümüşüz ki biz afiyetle kahvaltımızı yaparken bir anda her taraf doldu; hatta boş masa olmadığı için gelenlerin bir kısmını alamadılar.
Bu kahvaltıya, omlet, gözlemeler ve demlik çay dahil 20 lira ödedik. Çoğunu da yiyemedik bile. Ey Göksu Park ahalisi bir gözlemeye kahvaltı parası istemeye, açık büfe 15 lira deyip bayat yemekleri insanlara yedirmeye utanmıyorsanız ben daha napayım!
Pekii... Cumalıkızık'ta başka nereleri gördük? Hiçbir yeri! Bizim şansımıza ne zaman bir yere gitsek orada ünlü birileri oluyor, biz keyifle gezemiyoruz. Daha önceden Eskişehir'e gittiğimizde bütün gün Yılmaz Büyükerşan'la rastlaştık, sonunda adam bize el salladı:) Hallere gidiyoruz orda, Cam Müzesine gittik orda:)
Bursa'da da malum Cumalıkızık Yıldırım Belediyesi'nin önemli bir cazibe merkezi (bu terime Bursalılar iyi bilir) :), belediye başkanı Özgen Keskin ile içişleri bakanı İdris Naim Şahin ordaydı, olan bize oldu. Aşağı gidiyoruz ordalar, yukarı kaçıyoruz peşimizden geliyorlar. Biz de köy meydanında, sokak aralarında birkaç tur atıp Cumalıkızık'tan ayrıldık. Şimdi o turdan birkaç fotoğraf gelsin.
Dantel perdeli ev isteyenler?
Yıkılmaya yüz tutmuş bir ev. Böyle evler hüzünle karışık garip bir ürperti uyandırıyor bende.
Cami. Buralarda Etnografya Müzesi de varmış ama biz hem ani bir kararla hazırlıksız gidişimizden hem de yukarıda saydığım sebeplerden müzeyi göremedik. Yine benim fotoğraf makinemin yanımda olduğunu geç fark etmem, fark ettiğimde ise her yerin polis ve meraklı insanlarla dolu olması sebebiyle az fotoğraflı, bol yazılı bir yazı oldu. Umarım eğlenmişsinizdir;)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder