Merhabalar, ben Gezenti Tosbik yani eski Laf Salatası bu bloğa yeni yazılar eklerken bir yandan da eski yazılarımı burada arşivlemek istedim.
Eski takiplerin bildiği gibi ben bir zamanlar Londra'daydım.
O zamanlar her attığım adımı paylaşma gibi bir gayretim olmadığından gezdiğim yerlerin sadece bir kısmını yazmışım bloga. Şimdi gidemeyince kıymete bindi anlayacağınız:P
Hem arşivimdeki fotoğraflardan seçtiklerimi bloga aktarıp, geç kalmış olsa da kendime bir günce oluşturmak, hem de merak edenler olduğunu düşünerek birilerine fikir olur belki diyerek Londra maceralarımı paylaşmaya karar verdim.
Hazır bayramda ben birkaç gün buralarda olmayacakken, okuyanlarım da Londra fotoğrafları ile şenlensinler fena mı?
İlk durak, bizim kaldığımız kasaba olan Kingston.
Kingston upon Thames olarak bilinen kasaba eskiden Saxon krallarının taç giyme törenlerinin yapıldığı bir ticaret merkeziymiş. Londra'nın güneyinde, Surrey'e bağlı bir bölge, ve Zone 6'da yer alıyor.
Ben İngiltere'ye Erasmus aracılığı ile gittim, ve 5 ay kadar kaldım. Gittiğim üniversite Kingston Üniversitesi olduğu için burada kaldık, yoksa ne işim var Kingston'da:)
İşte bizim kaldığımız ev! Önünde araba olan, yeşil kapının hizasında en üstteki pencere benim odama aitti:)
Londra'da bildiğiniz gibi oda kiralama sistemi çok yaygın. Biz de üniversite aracılığı ile böyle bir eve yerleştirildik. Bir odaya, her şey dahil haftalık 85 pound (ortalama 250 lira diyebiliriz) kira ödüyorduk. Bizim yaşadığımız semtte evin durumuna, yerine göre bu 90, 95'e çıkabiliyordu, Londra'nın merkeze daha yakın kısımlarında ise rakamlar iki katıydı genelde.. Ve evet, haftalık! Bütün Erasmus bursu ev kirasına gidiyor desek yeridir:(
Ev okula otobüsle 5 dakika, yürüyerek yaklaşık yarım saat mesafedeydi.
Otobüs beklediğimiz durak. O beyaz otobüsler bizim okulun servisi, yoksa her yer o meşhur kırmızı otobüslerle dolu:)
İşte yürürken geçtiğimiz sokaklar..
Okula yaklaşıyoruz..
Burası ana kampüs olan Penhryn Road Kampüsü..
John Galsworthy binası. Benim derslerim genelde bu binadaydı.
Londra Olimpiyatları'nda da görmüşsünüzdür, hep tarihle teknolojinin iç içe geçmişliğini vurguladılar. Yan yana iki bina da buna güzel bir örnek..
Okulu gördük, şimdi de biraz etrafı gezelim:)
Bu fotoğrafı Londra'daki ikinci günümüzde çekmişim. Nehir bildiğimiz Thames nehri, buralara kadar geliyor:) Kasabanın adı- Kingston upon Thames de, oradan geliyor..
Okulla nehrin arası 2 dakika. Üstteki dükkanlar da okulun etrafındakilerden..
Kasabanın merkezine doğru gidersek ...
Bentalls Alışveriş Merkezi.. Dışı böyle..
İçi ise böyle:) Kasabadaki çoğu yer gibi, 5'te, 6'da kapanıyordu:)
Kilisenin karşısındaki ara yollardan nehrin kıyısına doğru ilerlerken geçtiğiniz bölge.. Genelde evler hep dubleks tipindeydi, gördüğünüz apartmanlar istisna:)
Pazarın arkasındaki meydan haftasonları hep kalabalık. Sürekli bir etkinlik olur orada. Bir de ben ordayken Kingston'ın Oxford Street'ten sonra en fazla alışverişin yapıldığı yer olduğu söyleniyordu, ana cadde hep kalabalık olduğuna göre doğru olsa gerek:) Mesela bu fotoğrafın çekildiği gün, Çin yeni yılı etkinlikleri vardı.
Tipik Londra havası:)
Kırmızı telefon kulubesi hayranlarına gelsin:) Ana caddenin hemen karşısında yer alan Old London Road üzerindeki telefon kulubeleri...
Kışı bitirip yaza geçelim, Kingston'ı bir gün de güneşli görelim değil mi?
Londra'da yaşadığım en sıcak günden:) Sıcak dediysem, kapri giysem yine üşürdüm:)
Geyikler, sincaplar, onlar her yerdeler:) Hampton Court yakınlarındaki bir parktan.
Hayat burada yaşayanlara güzel:) Her evin önünde küçük bir tekne, gel keyfim gel.. Hampton Sarayı'ndan Kingston'a kadar nehir boyunca yürüdüğümüz bir günden bu da..
Bugünlük bu kadar kırsal Londra havası yeter sanırım:)
İsteyen herkesin gidip görebilmesi dileğiyle..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder