Çoğu zaman Ankara'da deniz yok, yeşillik yok diye sitem etsek de Ankara'da öyle bir şey var ki diğer her şeye bedel. Anıtkabir!
Girer girmez nöbet değişimine denk geldiğimiz için çok şanslıyız.
Oğuzalp askerlerin nasıl o kadar uzun süre hareketsiz kalabildiğine oldukça şaşırdı. Uzun bir süre takip etti. Nöbet değişimi için adım attıklarında "Anne bak sonunda kıpırdadılar" diye sevindi. :)
Oğuzalp bu sefer daha bilinçli olduğu için, her girdiğimiz salonda "Tamam Atatürk'ün arabası burada, gemisine biz binemeyiz anladım; ama Atatürk nerede?" sorusunu yöneltti bize. Balmumu heykelini görünce "İşte burada, size söylemiştim!" diye sevindi.
Çeşitli sergi salonlarını gezdikten sonra merdivenleri tırmanarak Mozale'ye doğru çıkıyoruz.
Atatürk'ün kişisel eşyalarının sergilendiği alanlarda fotoğraf çekmek yasak. Kurtuluş Savaşı sergisinde çekilebiliyor ancak hafta sonu o kadar kalabalıktı ki fotoğraf şöyle dursun, müzeyi zor gezdi ziyaret edenler.
Anıtkabir Ankara Garına ve Tandoğan Meydanına yürüme mesafesinde. Ankaray ile Tandoğan Meydanına gelerek , kısa bir yürüyüş sonrası Anıtkabir'e ulaşabilirsiniz. Araçla girişlerde araç ve araç içindeki kişiler kontrol ediliyor. Herkes inip X-Ray cihazlarından geçiyor. Anıtkabir çok büyük bir alana yayıldığı için içeride yürümek biraz zor olabilir. Eğer yürümek istemezseniz ring servisinden faydalanabilirsiniz. Saatlerini kontrol etmek için web sitesine baktım ancak bununla ilgili bir bilgi yok. Fakat çeşitli duraklarda ring noktası notu gördüm, sanırım girişte sorarak en net bilgiyi alabilirsiniz.
Anıtkabir'e ve içindeki tüm müzelere giriş ücretsiz. Kurtuluş Savaşı canlandırma, yağlı boya tablolar, Atatürk'ün çeşitli eşyaları, kitapları ve balmumu heykelinin yer aldığı çeşitli salonlar var. Yine İsmet İnönü'nün mezarı da Anıtkabir içinde yer alıyor.
Bu yolun orta noktasında, Anıtkabir'in tam karşısında İsmet İnönü'nün mezarı var.
Ve başladığımız noktadan, Aslanlı yol ile gezimizi bitiriyoruz.
Tüm Ankara yazılarına buradan ulaşabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder